Çok zor bir şeymiş yeniden başlamak. Hele bir de araya yılları koyup, kaçarcasına uzaklaştığına…Birazda ders niteliğindeymiş. Anlaşılması, hazmedilmesi anlatmasından biraz daha uzun süren cinsinden.
Çok sevdiğim bir işim var. Ama yanlış hesap kitap yapmalar, yanlış insanlara güvenmeler yüzünden tökezlettim ve bir türlü de ayağa kaldıramıyorum. Birde kaçarcasına uzaklaştığım, uzaklaştıkça da çok mutlu olduğum eski işim var.
İşimin böyle hep yatalak bir hasta kıvamında olması, bir türlü rayına oturmaması beni hep başka işler yapmaya onu dışarıdan desteklemeye itti. İyi kötü becerdim bir şeyler ama, yaptığım işler ancak yaz yağmuru misali kısa süren serinlemeler yarattı. Bir türlü o ateşi söndürüp, problemleri halledemedi.
Ben yaptıkça, o olmadıkça, adım adım korktuğum, yapmak istemediğim için hep kaçtığım şeye yaklaştım. En sonunda da yüz yüze geldim. Ya eski işime benzer bir iş yapıp, eski işimdeki çevremi kullanacaktım. Ya da o çok sevdiğim gözümün bebeği işimin yavaş yavaş yok olmasını seyredecektim.
İki hafta boğuştum, kavgalar ettim kendimle. Yenilgi gibi gelmişti bana bu yapacağım. Kürkçü dükkanına dönen tilki gibi hissettim kendimi. Sonra işimi düşündüm. Daha yapılabilecek bir çok şey varken, hatalarımla yerden yere vurduğum işimi. Dedim ki kendi kendime:
-İnsan sevdiği, kaybetmeyi göze alamadığı, yok olmasına kıyamadığı şeyler için fedakarlıklar yapabilmeli. Bu yenilgi değil, daha da güzel bir hayata yapılan yolculuktur.
Sonra beni o hayal ettiğim küçük, mütevazi ama güzel dünyama götürecek yolculuğun hazırlıklarını yapmaya başladım. Ve dün yolculuğuma başladım. Biraz uzun sürecek, biraz zorlu geçecek ama beni mutlaka istediğim, hayal ettiğim yere götürecek…